11 Nisan 2013 Perşembe

Koç Üniversitesi direnişçileri kazandı


Koç Üniversitesi’nde 2 Nisan’da işten atıldıktan sonra direnişe geçen taşeron işçiler, taleplerinin önemli bölümünün kabul edilmesinin ardından direnişi sonlandırırken mücadeleye devam edeceklerini söyledi
Koç Üniversitesi işçileri, dün akşam (8 Nisan) üniversite yönetiminin yeni taşeron şirketlerin işçilerin geri dönüşüne dair taahhütnameyi imzaladığını açıklamasının ardından direnişi sonlandırmaya karar verdi. İşçi, öğrenci ve öğretim üyesi temsilcilerinin okul yönetimiyle yürüttüğü müzakereler sonucunda hazırlanan taahhütname, son anda üç bölüme ayrılmış ve işçilerin iş güvenliğine ilişkin maddeleri sadece iki yeni taşeron şirketinin imzaladığı dün akşam ortaya çıkmıştı. Koç Üniversitesi yönetimi ise, okulda bağımsız bir Taşeron İzleme Kurulu oluşturulmasına ve işçilerin kampüsteki sosyal ve kültürel haklarına ilişkin maddeleri imzaladı. Bu nedenle, işçilerin gelecekte yapılabilecek taşeron devirleri sırasındaki iş güvencesinin sorumluluğu üniversite yönetiminde değil, okulun yeni sözleşme imzaladığı Eurest Services ve Mavi Yaka şirketlerinin üzerinde oluyor.

Dün kampüs kapısındaki direniş alanına gelen üniversite yetkilileri, Rektör Umran İnan’ın işçilerin gelecekteki iş güvencesini şahsen garanti ettiğini, ancak bu konudaki taahhütname maddelerine üniversitenin imza atmasının hukuken uygun olmadığını söyledi.
Bu gelişmeleri değerlendiren işçiler, dün gece yarısı direnişi sonlandırdı. Yarından itibaren, işçiler okuldaki yeni taşeron firmalara başvurarak işlerine geri dönecek. Bir hafta boyunca direnen işçiler okul idaresinin imkânsız dediği şeyi gerçekleştirdi, tüm çalışanlar işlerine geri dönüş hakkına kavuştu.
İşçiler, direnişi sonlandırırken yaptıkları basın açıklamasında, “Bizler haksız ve hukuksuz bir şekilde işten çıkarılan Koç Üniversitesi çalışanlarıyız. 2 Nisan itibariyle servisleri durdurup yürüyüşe geçerek bir direniş başlatmıştık. Yedinci günün sonunda okul önündeki direnişimizi çok önemli kazanımlarla noktaladık. Yirmi iki talebimizden on dokuzunu söke söke aldık.” dedi. İşçiler basın açıklamasında, direnişin sonucunda “herkese eşitlik herkese kadro” talebinin kabul edilmediğini ancak bu talebe ulaşma yolunda önemli adımlar atıldığını belirterek hakların mücadele edilerek kazanılacağını gösteren bir örnek yaşattıklarını söyledi.
Birçok kazanım elde ettiklerini söyleyen işçiler eşitlik yolunda daha fazla adım atacaklarını söylerken asgari ücrete mahkum olmayacaklarını ve buna karşı mücadele edeceklerini belirtti.
Basın açıklamasının sonunda işçiler, Koç Üniversitesi emekçileri olarak 2 Nisan’ı hiç unutmayacaklarını, 2 Nisan’ın bir uyanış ve direniş günü olarak kalkış noktasını oluşturacağını belirtti.

Koç Üniversitesi işçilerinin yaptığı basın açıklamasının tam metni:
 
İşçi Arkadaşlar,
Öğrenci ve Akademisyen Dostlarımız,
Değerleri Basın Mensupları,
Bizler haksız ve hukuksuz bir şekilde işten çıkarılan Koç Üniversitesi çalışanlarıyız. 2 Nisan itibariyle servisleri durdurup yürüyüşe geçerek bir direniş başlatmıştık.  Yedinci günün sonunda okul önündeki direnişimizi çok önemli kazanımlarla noktaladık.
Yirmi iki talebimizden on dokuzunu söke söke aldık. Direnişimiz sonucunda,Bir hafta boyunca okul idaresinin imkânsız dediği şey gerçekleşti, tüm çalışanlar işlerine geri dönüş hakkına kavuştu. Sadece direnen değil işten çıkarılan 161 çalışanın da işe geri dönüşü kabul edildi.Kısacası tek bir işçi kardeşimizi bile dışarıda bırakmadık.
Dahası,son bir yıl içinde işten çıkarılan on kardeşimize de işe alımda öncelik tanıyacaklar. Böylelikle son bir yıl içinde işten atılan arkadaşlarımızdan özür diledik. Onlar işten çıkarılırken onların yanında olmamız gerekirdi. Şimdiki direnişi o zaman başlatmak gerekirdi.
Direnişimiz sonunda,  okul idaresi ve işverenden bağımsız bir Taşeron İzleme Kurulu oluşturulması kararı alındı. Böylelikle işçiler olarak şikâyet ve taleplerimizi iletebileceğimiz bir kanala kavuştuk.
Sorunlarımızı tartışabileceğimiz bu zemin taşeron sistemine karşı mücadelede önemli bir adımdır. Direnişimiz sorgulanamaz denileni sorgulatmıştır. Düne kadar herkes işçilerin idari personelden,hocalar ve öğrencilerden aşağı olduğunu sorgusuz sualsiz kabul ediyordu. “Biz bir aileyiz” kalıbı bu eşitsizlikleri gizleyen bir perdeydi. Herkese eşitlik isteyen direnişimiz ise bu perdeyi yırtıp attı.
Bu yönde kimi kazanımlar elde ettik. Bundan böyle işçilere hakaret etmek eskisi kadar kolay olmayacak. Hakaret edenler disipline gitme ihtimalini hep aklında tutacak. Bundan böyle kar tatillerinde idare bizleri kaloriferin yanmadığı boş binalarda durmaya zorlayamayacak.Ancak eşitlik yolunda atılması gereken daha çok adım var. İdare kütüphaneyi, spor salonunu kullanma talebimizi reddetti. Okuldaki dersleri dinleme talebimiz de reddedildi.
Görülüyor ki idare bizi hala ikinci sınıf insan olarak görüyor. Bu haksızlıklara karşı mücadeleye devam edeceğiz.Ücretleri unuttuğumuz da sanılmasın. Bizlerin onlarca yıllık emeğini asgari ücrete mahkum edenler utanmalıdırlar. Ama aynı zamanda okul içinde ücretlerimizi arttırmak için mücadele edeceğimizi bilsinler.
Kısacası, yağmura çamura rağmen büyüyen direnişimiz sonucunda okul idaresinin imkânsız dediği taleplerin neredeyse hepsi kabul edilmiştir. Bu durumu özellikle bize “Hayal Kuruyorsunuz/Başkalarının oyununa geliyorsunuz” diyenlere hatırlatırız.
Sevgili Dostlar,
Direnişimiz bizim açımızdan büyük bir uyanış oldu. Bugüne kadar bizleri haksızlığa karşı başkaldırmaktan alıkoyan tüm korkularımızın temelsiz olduğunu gördük ve uyandık.
Bireysel kaygılarımıza göre değil, ortak çıkarlarımıza uygun şekilde hareket ettiğimizde kazandığımızı gördük ve uyandık.Rekabetin zararını, dayanışmanın önemini gördük ve uyandık.
Kendi gücümüzü gördük ve uyandık. Bundan sonra kimse bizi uyutamaz. Direnişimiz sadece bir uyanış değil aynı zamanda bir örnek oldu. Bir direnişin öğrenci, akademisyen ve işçilerden oluşan bir komiteyle nasıl sürdürüleceğini gösterdik. Örnek olduk. Direnişi kırmaya gelenlerin nasıl ikna edileceğini gösterdik. Örnek olduk.
Bizim bir sendikamız yoktu ama çoğu sendikadan daha kararlı ve mücadeleciydik. Kazandığımız haklar da bu yüzden daha fazla oldu. Mücadelemiz tüm sendikalara ve sendikasız işçilere örnek olacak.
Direnişimiz sonucunda “herkese eşitlik herkese kadro” talebi kabul edilmedi. Ama bu talebe ulaşma yolunda önemli adımlar attık. Mücadelemiz imkânsız denilen hakların mücadele ile nasıl kazanılacağını gösterdiği için bir örnek olarak kabul edilmelidir.
İşte bunun için dostlar, Biz Koç Üniversitesi emekçileri 2 Nisan’ı hiç unutmayacağız. İş güvencesi ve emeğe saygı hedefiyle yürüttüğümüz mücadelede 2 Nisan’ı bir kalkış noktası olarak hatırlayacağız. Bundan böyle 2 Nisan bizim için bir uyanış ve direniş günüdür. Sadece kendi gücümüzü hatırlamak için değil aynı zamanda bugünkü ve yarınki işçi direnişlerine umut taşımak için…
Direndik Kazandık!
Yaşasın Sınıf Dayanışması!
Yaşasın öğrenci, hoca ve işçi dayanışması!
Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder