Nefes
aldığımız kamusal alanlarımıza el konmasına, kentlerimiz üzerinde tahakküm
kurulmasına, tepeden inmeci karar alma mekanizmalarına karşı 28 Mayıs’ta Gezi Direnişimiz
başladı. Bu direniş, ülkemizin büyük bir karartma altında olduğunu iyiden iyiye
görünür hale getirdi. İktidara göbekten bağlı medya patronları yazılı ve görsel
basına aralıksız baskı uyguladı. Polis şiddeti ve yaşanan hukuksuzluklar
görünmez kılındı. Hepimizin haber alma özgürlüğü kısıtlandı. Türkiye’nin hemen
her yerinde polis eylemcilere aralıksız şiddet uygularken, işlenen hak
ihlalleri kamuoyundan gizlendi. Medya, polisin uyguladığı orantısız şiddeti
ifşa etmek yerine, AKP hükümetinin sözcüsü haline getirildi. Hakikatler yerine,
herkese penguen belgeselleri izletildi.
Yıllarını
bu sektöre vermiş, dişiyle tırnağıyla kazıyarak tüm zorluklara, örgütlenmeleri
önündeki engellere göğüs germiş medya emekçileri üzerinde, bir cadı avı
başladı. 12 Eylül ve 28 Şubat süreçlerini aratmayacak şekilde medya emekçileri
“hizaya getirilmeye” çalışıldı, çalışılıyor. Direnen medya emekçileri ya
işlerinden oluyor ya da büyük bir baskı altında zor çalışma koşullarına maruz
kalıyorlar.
Aralıksız
süren bu cadı avının en son kurbanı NTV Tarih dergisi oldu. 2009 Şubat ayında
yayın hayatına başlayan NTV Tarih Dergisi, son sayısında Gezi Direnişi’ni
“Yaşarken Tarih Yazanlar” adıyla okuyucularıyla buluşturmak istedi. Ancak,
dergi matbaada basım aşamasına geçmek üzereyken, derginin bağlı bulunduğu Doğuş
Yayın Grubu önce sayının yayımlanmasını engelledi ve ertesi gün derginin yayın
hayatına son verdi. Kısa zamanda dergicilik alanında saygın bir yer edinen ve
Doğuş Yayın Grubu dergileri arasında yüksek bir tiraja ulaşan NTV Tarih
Dergisi’nin kapatılması bizlere bir kez daha şunları göstermektedir:
1) İktidarın medya üzerindeki baskısı artık
dayanılmaz bir raddeye ulaştı. Günlük haberler üzerindeki sansür uygulamaları
hayatın her alanına sirayet etmeye başlamıştır.
2) Medya patronlarının medya alanı dışındaki iş
girişimleri, basın ve ifade özgürlüğünün ve halkın haber alma hakkının ihlal
edilmesine neden olmakta ve bu ihlaller gün geçtikçe ağırlaşmaktadır.
3) Medya kuruluşlarında çalışanların her türlü editoryal
özgürlüğü ve iş güvencesi ciddi bir tehdit altındadır. Öyle ki medya çalışanları
işten atılma kaygısıyla emek verdikleri çalışmalarında otosansür uygulamak
zorunda kalmaktadır.
Bütün bunların sonucunda iktidar, medya patronları ve
güvencesiz çalışma koşulları üçgeni içinde gasp edilen, hepimizin ifade
özgürlüğü ve haber alma hakkıdır. NTV’nin bağlı olduğu yayın kuruluşu Doğuş
Yayın Grubu son bir ayda medya alanında karşılaştığımız hak ihlalleri
bakımından yüz karası bir örnek olmuştur. Gezi Direnişi’nde başından itibaren
sansür uygulayıp bütün habercilik ilkelerini ve etiğini ayaklar altına alan
Doğuş Yayın Grubu, NTV Tarih Dergisi’ni kapatma kararıyla bir başka utanç
verici olaya daha imza atmıştır.
Biliyoruz ki diğer medya kuruluşlarındaki emekçi
arkadaşlarımız gibi Doğuş Power Center’daki medya emekçileri de büyük bir baskı
altında işlerine devam etmeye çalışmaktadırlar. Doğuş Yayın Grubu Yönetim
Kurulu Başkanı Erman Yerdelen’in emriyle NTV’de bir cadı avı başlamış daha önce
NTV önündeki eylemlere katılan medya emekçileri fişlenmiştir.
Medya
patronlarına diyoruz ki, istediğiniz kadar gerçeği gizlemeye, karartmaya
çalışın, bizler buradayız, görüyoruz, duyuyoruz ve sesimizi yükseltiyoruz: Gezi
Parkı’nı, kentlerin meydanlarını, sokaklarını özgürleştiren yüzbinler olarak
medya emekçilerinin yanındayız. İfade özgürlüğüne ve haber alma hakkımıza sahip
çıkmaya devam edeceğiz.
Bu daha başlangıç mücadeleye devam!
Büyükdere Çelik Gülersoy Parkı Forumu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder