30 Haziran 2013 Pazar

SUYUMA, ORMANIMA, YAŞAM ALANIMA DOKUNMA!


SUYUMA, ORMANIMA, YAŞAM ALANIMA DOKUNMA!

Değerli basın mensupları, sevgili Sarıyerliler, sevgili İstanbullular;
İnsana, doğaya, kente, yaşama dönük saldırganlığın sınır tanımaz boyutlara ulaştığı; ancak bu saldırganlık karşısındaki halk direnişinin de çığ gibi büyüdüğü günler yaşıyoruz. AKP hükümeti, sadece Gezi Parkı’nda değil, İstanbul’un dört bir yanında, halkın idaresini yok sayarak kentin tarihsel- kamusal birikimini ve doğal varlıklarını rant projelerine peşkeş çekmeye çalışmaktadır. Doğanın ve yaşam alanlarının yağmalanmasına karşı gelişen halk direnişini hiçe sayan hükümet, 3. Köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu, 3. Havalimanı, Kanal İstanbul, İstanbul’un kuzeyine yapılacak Yeni İstanbul gibi yağma ve yıkım projelerini ısrarla dayatmaktadır.

Bundan tam bir ay önce, 29 Mayıs sabahında, hiçbir üst ölçekli plan kararına uygun olmayan; İstanbulluların ve Sarıyerlilerin yaşamsal gereksinimleri ile uzaktan yakından alakası bulunmayan; gelecekte temiz havaya ve suya erişmemizi imkânsız kılacak 3. Köprü projesinin temeli, Başbakan tarafından bir fetih havasında atılmıştır. Başbakanın İBB başkanlığı döneminde İstanbul’a karşı cinayet olarak nitelendirdiği 3. Köprüye, Alevi yurttaşlarımızı rencide eden biçimde “Yavuz Sultan Selim Köprüsü” adı verileceği açıklanmıştır.
Bu temel atma töreniyle birlikte, bir dünya, doğa ve kültür mirası olarak ilan ve tescil edilmesi gereken; 1. dereceden doğal sit alanı olan Boğaziçi, hızla büyük bir imar kirliliği ve rant sömürüsünün tehdidi altına girmiştir. Hakkında açılmış onlarca itiraz ve yürütmeyi durdurma davası varken ihalesi yapılan ve temeli atılan 3. Köprü projesi, hukuk dışı biçimde yürütülmekte ve tüm İstanbul’a temiz hava sağlayan kuzey ormanlarına ve su havzalarına yönelik bir yok edişin önü açılmaktadır. Özel bir yasa hükmünde olan Boğaziçi İmar Yasasıyla korunan sit alanlarında plan tadilleri yapılarak inşaat izni verilmesi doğal yaşama, çevreye ve insana karşı yapılan kabul edilemez büyük bir haksızlıktır. Hukuk dışı biçimde sürdürülen inşaatlarla birlikte kentin kuzeyindeki son doğal yaşam alanlarımızda geri döndürülemez yıkıcı sonuçlar yaratılmaya başlanmıştır.
3. Köprüyle birlikte İstanbul’un Kuzey ormanlarının üçte birinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı; içme suyu havzalarının kirleneceği; kentin su sorununun ağırlaşacağı bilinmektedir ve bu telafisi mümkün olmayan yıkım başlamıştır. Köprü ayaklarında ve güzergâhında daha şimdiden binlerce ağaç kesilmiştir. Yıllardır söylediğimiz gibi, köprüyle birlikte başta kuşlar ve karacalar olmak üzere, yaban hayatı daha da tahrip olacaktır. İstanbul, Avrupa’nın üçüncü en önemli kuş göç yolları üzerindedir. Süzülen kuş türü sayısı 30’un üzerinde olup leylekler hariç bunların tamamı yırtıcı kuş türleridir. Kabaca yıllık 800.000 kuşun bu alandan süzülerek göç ettiği söylenebilir. Bugün gözle görülür biçimde yaygınlaşan doğa katliamının bu yaban hayatı üzerindeki etkileri kısa sürede hissedilir hale gelecektir. Kentin kuzeyindeki 42 bin hektar tarım alanı ve bu alandan geçimini sağlayan küçük köylüler, tıpkı Gümüşdere’de olduğu gibi bu rant projeleri tarafından tehdit edilmeye başlanmıştır.
Kentleşmeyi ve rant alanlarını kentin kuzeyine kaydırmayı amaçlayan 3. Boğaz köprüsü, Kuzey Marmara otoyolu, 3. Havalimanı ve Kanal İstanbul gibi projelerin gündeme gelmesi ormanlar ve su havzaları üzerindeki tahribatı ve İstanbul’un yaşam damarlarının kesilmesini hızlandırmıştır. Birer rant projesi olarak gündeme getirilen ve kentin kuzeyine en az 7.5 milyon ek nüfus yığmayı amaçlayan bu bilim dışı projeler, İstanbul açısından çarpık kentleşmeyi hızlandıracak öldürücü girişimlerdir. Gezi direnişinin de açıkça gösterdiği gibi, yapılması gereken, İstanbul halkının ortak çıkarlarını ve kamu yararını gözeten, doğal ve tarihsel çevrenin korunduğu, halkın demokratik katılımını esas alan bir planlamayı acilen hayata geçirmektir.
Ancak “çevreci geçinenler” diyerek halkı küçümseyen, kendisini ise “çevrecinin daniskası” ilan eden başbakanın hükümeti, yeni orman katliamlarına hazırlanmaktadır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın Maslak/ Hacıosman’daki 180 bin metrekarelik alanı kaplayan Fatih Ormanı yerleşkesinde, bir imar planı değişikliğiyle 14 bin ağacın kesilmesine yol açacak yeni bir orman katliamı planlanmakta; doğa yine ranta kurban edilmek istenmektedir.  
Gezi Parkı’nı Topçu Kışlasına dönüştürmek uğruna 4 yurttaşımızın ölümüne, 7 binden fazlasının yaralanmasına neden olan görülmemiş bir şiddet uygulayan AKP hükümeti,  İstanbul’un elde kalan tek orman varlığı olan Belgrat ormanlarını tek bir ağaç bile kesmenin yasak olduğu “muhafaza ormanı” olmaktan çıkartıp, yapılaşmaya yani ranta açmaktadır. 1950 yılında muhafaza ormanı statüsü verilen Belgrat ormanlarında geçen yıl Mehmet Akif Ersoy, Kirazlıbent, Kömürcübent, Neşetsuyu, Fatih çeşmesi ve Ayvat bentlerini kapsayan 9 alan muhafaza ormanı, yani koruma statüsünden çıkartılarak tabiat parkına dönüştürülmüş ve büyük bir kıyımın önü açılmıştır. Bu gelişme Belgrat ormanlarını lüks site inşaatlarının ve diğer rant projelerinin tehdidine açık hale getirmektedir.
Bütün bu olumsuzluklar karşısında Sarıyerliler ve İstanbullular olarak, Gezi Parkı’ndan Taksim Meydanı’na, Büyükdere Çelik Gülersoy Parkı’ndan Kuzey Ormanlarına her yerde haykırmaya devam ediyoruz: “Suyuma, ormanıma, yaşam alanlarıma dokunma!”
Hükümet ve yerel yönetimler başta Gezi Parkı, 3. Boğaz Köprüsü ve 3. Havalimanı gibi halkın sağlığı ve geleceğini doğrudan ilgilendiren, bilimdışı projeleri derhal durdurmalı; bunların yerine halkın görüşü alınarak doğanın ve yaşam alanlarımızın korunduğu alternatif projeler üretilmelidir.
Yeni köprüler İstanbul kentinin ulaşım sorunlarını çözmeyecektir. Tüm bilimsel gerçeklere rağmen bir oldubitti olarak karşımıza çıkan ve daha şimdiden büyük bir yıkıma neden olan 3.Köprüyü kabul etmiyoruz. İstanbul’u savunmaya, daha yaşanabilir kılmaya ve en önemlisi çocuklarımıza, torunlarımıza güzel bir şehir bırakmaya gönül vermiş insanlar olarak Köprünün ve İstanbul’un kuzeyindeki diğer rant projelerinin getireceği yıkıma karşı mücadelemizi sürdüreceğimizi; ormanlarımıza, suyumuza, yaşam alanlarımıza sahip çıkacağımızı; yaşamı ve bilimi savunacağımızı ilan ediyoruz.
Gezi Parkı direnişinde yitirdiğimiz tüm kardeşlerimizi sevgiyle anıyor; mücadelemize katkıda bulunan herkesi sevgiyle selamlıyoruz.

BÜYÜKDERE FORUMU
(30 Haziran 2013-Belgrat Ormanları)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder