SUYUMA, ORMANIMA,
YAŞAM ALANIMA DOKUNMA!
Değerli basın
mensupları, sevgili Sarıyerliler, sevgili İstanbullular;
İnsana, doğaya, kente, yaşama dönük saldırganlığın sınır
tanımaz boyutlara ulaştığı; ancak bu saldırganlık karşısındaki halk direnişinin
de çığ gibi büyüdüğü günler yaşıyoruz. AKP hükümeti, sadece Gezi Parkı’nda değil,
İstanbul’un dört bir yanında, halkın idaresini yok sayarak kentin tarihsel-
kamusal birikimini ve doğal varlıklarını rant projelerine peşkeş çekmeye
çalışmaktadır. Doğanın ve yaşam alanlarının yağmalanmasına karşı gelişen halk
direnişini hiçe sayan hükümet, 3. Köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu, 3.
Havalimanı, Kanal İstanbul, İstanbul’un kuzeyine yapılacak Yeni İstanbul gibi
yağma ve yıkım projelerini ısrarla dayatmaktadır.
Bundan tam bir ay önce, 29 Mayıs sabahında, hiçbir üst
ölçekli plan kararına uygun olmayan; İstanbulluların ve Sarıyerlilerin yaşamsal
gereksinimleri ile uzaktan yakından alakası bulunmayan; gelecekte temiz havaya
ve suya erişmemizi imkânsız kılacak 3. Köprü projesinin temeli, Başbakan
tarafından bir fetih havasında atılmıştır. Başbakanın İBB başkanlığı döneminde
İstanbul’a karşı cinayet olarak nitelendirdiği 3. Köprüye, Alevi
yurttaşlarımızı rencide eden biçimde “Yavuz Sultan Selim Köprüsü” adı
verileceği açıklanmıştır.
Bu temel atma töreniyle birlikte, bir dünya, doğa ve kültür
mirası olarak ilan ve tescil edilmesi gereken; 1. dereceden doğal sit alanı
olan Boğaziçi, hızla büyük bir imar kirliliği ve rant sömürüsünün tehdidi
altına girmiştir. Hakkında açılmış onlarca itiraz ve yürütmeyi durdurma davası
varken ihalesi yapılan ve temeli atılan 3. Köprü projesi, hukuk dışı biçimde yürütülmekte
ve tüm
İstanbul’a temiz hava sağlayan kuzey ormanlarına ve su havzalarına yönelik bir
yok edişin önü açılmaktadır. Özel bir yasa hükmünde olan Boğaziçi İmar
Yasasıyla korunan sit alanlarında plan tadilleri yapılarak inşaat izni
verilmesi doğal yaşama, çevreye ve insana karşı yapılan kabul edilemez büyük
bir haksızlıktır. Hukuk dışı biçimde sürdürülen inşaatlarla birlikte kentin kuzeyindeki son doğal yaşam alanlarımızda
geri döndürülemez yıkıcı sonuçlar yaratılmaya başlanmıştır.
3. Köprüyle birlikte İstanbul’un Kuzey ormanlarının üçte birinin
yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı; içme suyu havzalarının
kirleneceği; kentin su sorununun ağırlaşacağı bilinmektedir ve bu telafisi
mümkün olmayan yıkım başlamıştır. Köprü ayaklarında ve
güzergâhında daha şimdiden binlerce ağaç kesilmiştir. Yıllardır söylediğimiz gibi, köprüyle birlikte başta kuşlar
ve karacalar olmak üzere, yaban hayatı daha da tahrip olacaktır. İstanbul,
Avrupa’nın üçüncü en önemli kuş göç yolları üzerindedir. Süzülen kuş türü
sayısı 30’un üzerinde olup leylekler hariç bunların tamamı yırtıcı kuş türleridir.
Kabaca yıllık 800.000 kuşun bu alandan süzülerek göç ettiği söylenebilir. Bugün
gözle görülür biçimde yaygınlaşan doğa katliamının bu yaban hayatı üzerindeki
etkileri kısa sürede hissedilir hale gelecektir. Kentin kuzeyindeki 42 bin
hektar tarım alanı ve bu alandan geçimini sağlayan küçük köylüler, tıpkı Gümüşdere’de
olduğu gibi bu rant projeleri tarafından tehdit edilmeye başlanmıştır.
Kentleşmeyi ve rant
alanlarını kentin kuzeyine kaydırmayı amaçlayan 3. Boğaz köprüsü, Kuzey Marmara
otoyolu, 3. Havalimanı ve Kanal İstanbul gibi projelerin gündeme gelmesi
ormanlar ve su havzaları üzerindeki tahribatı ve İstanbul’un yaşam damarlarının
kesilmesini hızlandırmıştır. Birer rant projesi olarak gündeme getirilen ve
kentin kuzeyine en az 7.5 milyon ek nüfus yığmayı amaçlayan bu bilim dışı
projeler, İstanbul açısından çarpık kentleşmeyi hızlandıracak öldürücü
girişimlerdir. Gezi direnişinin de açıkça gösterdiği gibi, yapılması gereken, İstanbul halkının ortak çıkarlarını ve
kamu yararını gözeten, doğal ve tarihsel çevrenin korunduğu, halkın demokratik
katılımını esas alan bir planlamayı acilen hayata geçirmektir.
Ancak “çevreci
geçinenler” diyerek halkı küçümseyen, kendisini ise “çevrecinin daniskası” ilan
eden başbakanın hükümeti, yeni orman katliamlarına hazırlanmaktadır. Orman ve
Su İşleri Bakanlığı’nın Maslak/ Hacıosman’daki 180 bin metrekarelik alanı
kaplayan Fatih Ormanı yerleşkesinde, bir imar planı değişikliğiyle 14 bin
ağacın kesilmesine yol açacak yeni bir orman katliamı planlanmakta; doğa yine
ranta kurban edilmek istenmektedir.
Gezi Parkı’nı Topçu
Kışlasına dönüştürmek uğruna 4 yurttaşımızın ölümüne, 7 binden fazlasının
yaralanmasına neden olan görülmemiş bir şiddet uygulayan AKP hükümeti, İstanbul’un elde kalan tek orman varlığı olan
Belgrat ormanlarını tek bir ağaç bile kesmenin yasak olduğu “muhafaza ormanı”
olmaktan çıkartıp, yapılaşmaya yani ranta açmaktadır. 1950 yılında muhafaza
ormanı statüsü verilen Belgrat ormanlarında geçen yıl Mehmet Akif Ersoy,
Kirazlıbent, Kömürcübent, Neşetsuyu, Fatih çeşmesi ve Ayvat bentlerini kapsayan
9 alan muhafaza ormanı, yani koruma statüsünden çıkartılarak tabiat parkına dönüştürülmüş
ve büyük bir kıyımın önü açılmıştır. Bu gelişme Belgrat ormanlarını lüks site
inşaatlarının ve diğer rant projelerinin tehdidine açık hale getirmektedir.
Bütün bu olumsuzluklar
karşısında Sarıyerliler ve İstanbullular olarak, Gezi Parkı’ndan Taksim
Meydanı’na, Büyükdere Çelik Gülersoy Parkı’ndan Kuzey Ormanlarına her yerde
haykırmaya devam ediyoruz: “Suyuma, ormanıma, yaşam alanlarıma dokunma!”
Hükümet ve yerel yönetimler başta
Gezi Parkı, 3. Boğaz Köprüsü ve 3. Havalimanı gibi halkın sağlığı ve geleceğini
doğrudan ilgilendiren, bilimdışı projeleri derhal durdurmalı; bunların yerine
halkın görüşü alınarak doğanın ve yaşam alanlarımızın korunduğu alternatif
projeler üretilmelidir.
Yeni köprüler İstanbul
kentinin ulaşım sorunlarını çözmeyecektir. Tüm bilimsel gerçeklere rağmen bir oldubitti olarak karşımıza
çıkan ve daha şimdiden büyük bir yıkıma neden olan 3.Köprüyü kabul etmiyoruz. İstanbul’u savunmaya, daha yaşanabilir
kılmaya ve en önemlisi çocuklarımıza, torunlarımıza güzel bir şehir bırakmaya
gönül vermiş insanlar olarak Köprünün ve İstanbul’un kuzeyindeki diğer
rant projelerinin getireceği yıkıma karşı mücadelemizi sürdüreceğimizi; ormanlarımıza,
suyumuza, yaşam alanlarımıza sahip çıkacağımızı; yaşamı ve bilimi
savunacağımızı ilan ediyoruz.
Gezi Parkı direnişinde yitirdiğimiz
tüm kardeşlerimizi sevgiyle anıyor; mücadelemize katkıda bulunan herkesi
sevgiyle selamlıyoruz.
BÜYÜKDERE FORUMU
(30 Haziran 2013-Belgrat Ormanları)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder